DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Elif Esen şu ifadeleri kullandı;
“DEVA Partisi olarak Türkiye genelinde yürüttüğümüz çalışmaların bir parçasını, Eskişehir’de gerçekleştirmek üzere aranızdayım.
Bu çalışmaların amacı, DEVA Partisi’nin politikalarının yalnızca seçim döneminde değil, her zaman vatandaşın yanında olduğunu göstermektir. Türkiye’nin dört bir yanında vatandaşlarımızın güncel sorunlarını bizzat dinliyoruz. Bu sorunları hem yerelde farkındalık yaratmak hem de genel merkezde çözüm odaklı politikalar geliştirmek amacıyla masaya yatırıyoruz.
İlk yola çıktığımız beş yıl önce de çözümlerimizi eylem planlarıyla somutlaştırmıştık. Bu kapsamlı planlarımızı, seçim döneminde altılı masa ittifakıyla da paylaştık. Şu anda DEVA Partisi, Türkiye’nin geleceğine deva olmak adına çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir.
Politikalarımızı, özellikle derinleşen yoksulluğa odaklanarak güncelliyoruz. Vatandaşlarımızın insan onuruna yaraşır yaşam koşullarına ulaşabilmesi en büyük önceliğimizdir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, vergi yükünün eşitsiz şekilde dağıtılması ve ekonomi politikalarının yalnızca sermaye sahiplerine hizmet etmesi, ülkemizi zorlayan temel sorunlardır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Nas” diyerek faiz politikasını savunduğunu hepimiz hatırlıyoruz. Ancak söz verilen politikaların uygulanmadığını, vatandaşlarımızın bu yanlış ekonomik tercihler nedeniyle ağır bedeller ödediğini üzülerek gözlemliyoruz.
2025 bütçesi ve ekonomik adaletsizlik
2025 yılı bütçesinde devlet gelirlerinin %46 oranında artacağı ifade ediliyor. Bu gelirlerin büyük kısmı vergilerden sağlanıyor. Ancak vatandaşlar üzerindeki vergi yükü her geçen gün artarken, büyük şirketlerin aynı oranda etkilenmediğine tanıklık ediyoruz.
Gündemde ayrıca asgari ücret tartışmaları var. Tahmini rakamlar 17.200 TL ile 25-30 bin TL arasında konuşuluyor. Ancak asıl sorun, mutfağımızdaki enflasyonun açıklanan resmi enflasyon oranlarından çok daha yüksek olmasıdır. Yıllık %47 oranında bir enflasyon, vatandaşın cebinden her ay daha fazla para çıkmasına neden oluyor. Bu oran dünya genelinde de oldukça yüksek bir seviyedir.
Elbette asgari ücrette yapılacak zamlar vatandaşlarımızı bir nebze rahatlatacaktır. Ancak DEVA Partisi olarak, bu artışların geçici rahatlamalar sağlayacağını, asıl çözümün köklü ekonomik reformlardan geçtiğini vurguluyoruz.
Vatandaşlarımızın nefes almasını, insan onuruna yaraşır yaşam koşullarına ulaşmasını sağlamak adına çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. DEVA Partisi, sadece eleştiren değil, aynı zamanda çözüm üreten bir parti olarak yoluna kararlılıkla devam edecektir.
Tarım ve hayvancılık düzelmeden ülkenin sorunları çözülemez. Ben bu görüşteyim. Bir ülkenin geleceği çocuklarıdır. Ancak bu çocukların sağlıklı ve nitelikli bireyler olarak yetişebilmesi için yeterli ve nitelikli beslenmesi gerekir. Nitelikli beslenmenin temelinde ise güçlü tarım politikaları yatar.
Son dönemde tarımın ve çiftçiliğin çok örselendiğini, ciddi şekilde zayıfladığını gözlemliyoruz. Tarım, bir ülkenin gıda güvenliğini sağlamak ve ekonomik bağımsızlığını korumak adına stratejik bir alandır. Ancak ne yazık ki tarım politikalarındaki zayıflık, gıda fiyatlarının artmasına ve vatandaşların mutfak masraflarının katlanmasına yol açıyor.
2024 bütçesine baktığımızda, tarıma ayrılan destek sadece 91 milyar TL. Ancak faize ayrılan tutar tam 1 trilyon 298 milyar TL. Bu, tarıma ayrılan miktarın katbekat üzerinde. Bu devasa fark, vatandaşın cebinden çıkan paranın boşa gitmesi ve tarıma yeterince yatırım yapılmamasıdır. Vatandaşın mutfağındaki lokmayı küçülten, çocukların kursağından eksilen bir tutardır bu.
Faize bu denli bağımlı bir ekonomi politikası, ülkemizi ekonomik bağımsızlıktan uzaklaştırıyor. “Faizden uzak duracağız” diyen bir hükümet, tam aksine, faiz lobilerinin ve kur korumalı mevduat politikalarının içine saplanmış durumda. Bu durum, tarım ve hayvancılığın yeniden ayağa kaldırılmasını, dışa bağımlı olmadan üretim yapılmasını daha da zorlaştırıyor.
Tarım ve hayvancılık politikalarının toparlanması şarttır. Türkiye’nin yeniden kendi kendine yeten bir tarım ülkesi haline gelmesi, hem daha sağlıklı hem de daha uygun fiyatlı gıda tüketimini sağlayacaktır. Bunun için ciddi reformlara ve üreticiye yönelik desteklerin artırılmasına ihtiyaç vardır.
Erken seçim söylentileri dolaşıyor ancak bunun şu anda yalnızca bir söylenti olduğunu düşünüyorum. Muhalefetin erken seçim çağrıları olsa da iktidarın buna yanaşmadığını hepimiz görüyoruz.
Benim için önemli olan, vatandaşın sesi. Ancak şimdiye kadar vatandaşlardan erken seçim talebi duymadım. Medyada da böyle bir talebe rastlanmıyor. Vatandaşlar, erken seçimle birlikte doğacak olan ekonomik maliyetlerden kaçınıyor.
Erken seçim demek, vatandaşın cebine binen ek bir yük demek. Başkanlık sistemi, seçim harcamalarına rahatça para harcanmasını sağlarken, muhalefet için dezavantajlı bir ortam yaratıyor. Bu maliyetlerin büyük kısmı da vatandaşın vergilerinden karşılanıyor. Bu nedenle biz erken seçim talebinde bulunmuyoruz.
Eskişehir’e sık sık geliyorum. En son üç ay önce buradaydım ve şehrin her seferinde bir şeyler değiştiğini görüyorum. Ancak erken seçim tartışmaları yerine, vatandaşın gündeminde ekonomi, geçim sıkıntısı ve temel ihtiyaçların karşılanması var. Biz de DEVA Partisi olarak vatandaşın ihtiyaçlarına yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.“