25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, Eğitim Sen Eskişehir Şubesi üyesi kadın eğitim emekçilerinin hazırladığı etkinlikte bir araya geldi. Programda “Tablo Canlandırma Sergisi,” “Direngen Kadınlar Vardır” adlı drama canlandırması ve film gösterimi yer aldı.

Program sırasında konuşma yapan Eğitim Sen Eskişehir Şube Kadın Sekreteri Evrim Sabur şunları söyledi:

“Ben ölmek istemiyorum diyen kadınların çığlığı, Narin’e, Sıla Bebek’e, Ayşenur Halil’e, İkbal Uzuner’e, Gülistan Doku’ya ve daha nicelerine yaşatılanlar, kadınların öfkesini ve mücadele direncini artırdı. Tüm kentlerden örgütlü bir ses yükseldi: ‘Kadın Cinayetleri Politiktir!’ Şiddetin meşrulaştırılması, erkek egemen sistemin yarattığı ve erkek şiddetini besleyen politikalardır.

‘Canımızın değeri yok mu?’ sorusu işte bu sarmaldan yükseliyor. Tek adam rejimi, sermaye düzeninin parçası, sözcüsü, temsilcisi olarak kadınların bu sorusuna bir cevap veriyor: ‘Canınızın değeri yok.’ Onlar bu cevabı; kadınlara sömürü politikalarıyla, cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren gerici adımlarıyla ve hayatımızın her anını sermayenin bekası için örgütlerken veriyorlar.

İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkan da, 6284 Sayılı Kanun’u uygulamayan da, kadın katillerine daha ağır cezalar getireceğiz diyen de, sağlığı hak olmaktan çıkaran, gözünü açmamış bebeği can pazarının malı haline getiren de, doğum oranlarının yükselmesi için propaganda yapan da, anneliği kutsayan da, kutsal aile masalı içinde kadını yok sayan da, okullara temizlik malzemesi alacak bütçe ayırmayan da, aynı okullarda bizi eşit şartlarda çalıştırmayan da, odalarımızın kapısının kırılmasına, mobinge uğramamıza göz yuman da, bizi giyim kodlarıyla yeniden tasarlamaya çalışan da, bedenlerimiz üzerinde hak sahibi olmaya çalışan da, özel okulları ihya eden de ve ‘eğitimin yüzyılı’ diye dayatan da aynı iktidardır. Bu bir çelişki değil; sermaye iktidarına özgü bir işleyiş biçimidir.

Bizler, Eğitim Sen’li kadınlar olarak, birlikte olmanın verdiği umut, mutluluk ve emekle, şubemizde gerçekleştirdiğimiz atölyelerimizi 25 Kasım öncesinde bir film gösterimiyle buluşturmak istedik. Tarihe, sanata, siyasete ve bilime yön vermiş, iz bırakmış; bizlere satırları, isyanları, cesaretleri, umutları, sancıları, çıkmazları, acıları, mücadeleleri ve dirençleriyle dokunmuş kadınları canlandırdığımız atölyelerimizle sizleri karşılamak istedik. Atölyelerimizde eğlendik, güldük ve umutlandık. Kadınların gücünü her defasında yeniden anımsadık.

Sizi karşılayan sergimizin ardından birazdan izleyeceğiniz ‘Direngen Kadınlar Vardır’ adlı dramamıza ve tablo canlandırma atölyemize zaman ve emek veren tüm kadın arkadaşlarımıza, ayrıca bu süreçte desteğini esirgemeyen yol arkadaşlarımıza teşekkürü borç biliyoruz.

İktidarın kadınlar üzerinde kurduğu her tür baskıya karşı, bizler daha çok kadın emekçiyle ellerimizi birleştirerek, bir araya geleceğimiz günlerin heyecanıyla ellerimizi bahçeye dikiyoruz. Biliyoruz ki yeşereceğiz.”