Evlilik durumunda eşlerin birbirine karşı sorumlulukları elbette bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nda bu yükümlülükler tek tek sıralanmamış olsa da genel bir çerçeve çizilmiştir. Eşler, ekonomik anlamda birbirlerine destek olmakla yükümlüdür. Evin geçimi, çocukların masrafları ve genel giderler konusunda yardımlaşma zorunluluğu vardır.
Günümüzde eşlerin her ikisinin de çalıştığı ve ev hanımı sayısının azaldığı bir tablo ortaya çıkmıştır. Bu durum boşanma davalarında kadınların da evlilik birliğine ekonomik olarak katkı sağlama yükümlülüğünü gündeme getirmiştir. Mahkeme kararları genellikle bu yöndedir. Eğer çalışan bir kadın, evin ekonomik giderlerine katkıda bulunmayıp birikimlerini yalnızca kendine ayırıyorsa, bu durum kusur olarak değerlendirilebilir. Özellikle bu durumun ileri boyutlara ulaşması, tüm ekonomik yükün erkeğin üzerinde bırakılması, kadının bu giderlere hiç katılmaması gibi durumlarda, kadının ağır kusurlu sayılabileceği hatta boşanma davalarında tam kusurlu olarak değerlendirilebileceği belirtilmektedir.
Bu yükümlülük yalnızca evin giderlerini değil, müşterek çocuklarla ilgilenme, yeni bir gayrimenkul veya araba gibi alımlarda destekte bulunma gibi konuları da kapsamaktadır. Bu katkının kesin bir sınırı olmasa da, önemli olan her iki tarafın ekonomik gelirleri oranında adil bir şekilde katkı sağlamasıdır.
Bu tür mahkeme kararlarının, toplum düzenini ve adalet duygusunu destekleme amacı taşıdığı söylenebilir. Zira aksi halde, tüm ekonomik yükün erkeğin üzerinde olması aile düzenini bozabilir ve adaletsizlik yaratabilir. Çalışan kadınların ekonomik katkıda bulunmaması, özellikle kendi birikimlerini aileden bağımsız bir şekilde değerlendirmesi ve müşterek çocukların ihtiyaçlarına katkı sunmaması, ağır kusur olarak kabul edilebilecek bir durumdur.