Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Cihan Taşar şu ifadeleri kullandı;

"Kamuoyunun yakından takip ettiği üzere, 28 Şubat kumpas davasında yargılanıp hüküm giyen 5 komutanımız (Org.Çetin Doğan, Org. Fevzi TÜRKERİ, Korg. Yıldırım TÜRKER, Tümg. Cevat Temel ÖZKAYNAK ve Tümg. Erol ÖZKASNAK) 17 Mayıs 2024'te cezaevinden tahliye edildiler.

Bu konuda bir basın açıklaması yapmak üzere huzurlarınızdayız. Önce izninizle olayı ve süreci kısaca hatırlamakta bir yarar var. 1996-1997 yılları arasında REFAHYOL Hükûmetinin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın 2011 yılında vefatının ardından; Ergenekon, Balyoz, Askerî Casusluk, Kozmik Oda vb. bir dizi davalar zincirinin son halkası olarak 28 Şubat adıyla bir soruşturma ve dava başlatıldı.

İhbarcısıyla, savcısıyla, hâkimiyle, TÜBİTAK'çısıyla, Genelkurmay ve Emniyet uzantılarıyla, kısaca hukukî prosedürde yer alan tüm şahıslarıyla tam bir FETÖ tezgâhı olarak başlatılan 28 Şubat kumpas davası, Yerel Mahkeme İstinaf ve Yargıtay süreci ile birlikte 8 yıl sürdü. İddianameyi yazan savcı dahil, soruşturmayı başlatan ekibin tamamının 15 Temmuz sonrasında FETÖ iltisakları ortaya çıkmasına ve bir kısmının ağır cezalar alıp bir kısmının da firarî olmasına rağmen dava sürdürüldü. Sonraki süreçte üç kez mahkeme heyeti değişti, ama FETÖ'cü savcının hazırladığı iddianameye dokunulmadı, o iddianame ile dava görülmeye devam edildi. Oysa iddianame tamamen sanıklara karşı duyulan kin, nefret ve husumetle hazırlanmıştı; sanıklar lehine olan tek bir belge dahi iddianameye alınmamıştı; dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in, bizzat Başbakan Necmettin Erbakan'ın, bakanların, MİT ve Emniyet gibi ilgili devlet kademelerindeki kişi ve kurumları hiçbir açıklaması dikkate alınmamıştı... Mahkeme, sanıklarca dinlenmesi talep edilen çok önemli tanıkların dinlenmesini reddetmişti. Anayasa gereği Yüce Divan'da yargılanması gereken Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının yargılamasını yine yerel mahkeme yapıyordu. Bunlarda çok daha vahim olarak, FETÖ'cü savcının devletin resmî belgeleri üzerinde dahi tahrifat yaparak cümlelerin anlamlarını değiştirdiği, üretilmiş sahte belgeleri iddianameye eklediği anlaşılmış, mahkemenin atadığı bilirkişilerin "Bu bilgiler tahrif edilmiştir, yargılamada kanıt olarak kullanılamaz" şeklindeki raporu görmezden gelinerek, o sahte bilgilerle sanıklara ceza verilmişti.

Yani 28 Şubat davası baştan sona bir hukuksuzluk, usulsüzlük ve sahte belgelerle yürütülen bir siyasî dava olarak hukuk tarihimize girdi.

Yargıtay, 2021'de, 28 Şubat'ta darbe yaptıkları gerekçesiyle 14 kişinin cezasını onadı. Yaşları 76-90 arasında değişen 14 kişi cezaevine girdi. Aralarında Çevik Bir, Ahmet Çörekçi, İlhan Kılıç gibi orgeneral seviyesinde kişilerin de bulunduğu 8 komutan yaşlılık ve ileri sağlık sorunları nedeniyle Anayasa'nın Cumhurbaşkanı'na verdiği yetki ile serbest bırakıldı; 85 yaşındaki Korgeneral Vural AVAR cezaevinde yaşamını yitirdi. 5 komutan hakkında da Adlî Tıp Kurumu'nun yaşlılık ve ileri sağlık sorunları olduğuna ilişkin raporu bulunmasına rağmen, raporları tam 13 ay boyunca işleme konmadan bekletildi. Nihayet geçtiğimiz günlerde, cezaevlerine girişin tam 1003'ncü gününde, 17 Mayıs'ta serbest bırakıldılar.

Şimdi şunun altını çizmek isteriz: Komutanlar 1003 gün boyunca tek bir gün boyunca af dilenmediler. Tek istedikleri adaletti. Her zaman mahkemedeki hukuksuzlukları dile getirerek yeniden ve adil yargılama yapılmasını talep ettiler. Ama bu talepleri hep geri çevrildi.

Nihayet 16 Mayıs gece yarısı yayınlanan kararla cezaları Cumhurbaşkanı'nca kaldırıldı. Bu olay iktidar yandaşlarınca Cumhurbaşkanı'nın "âlicenaplığı" olarak görülmekte ve "af" olarak tanımlanmaktadır. Oysa bu durum Cumhurbaşkanı'nın kendi inisiyatifiyle ya da "âlicenaplığıyla" ortaya koyduğu bir af durumu değil, aksine Anayasa'nın hasta ve yaşlı hükümlüler konusunda kendisine verdiği bir görevdir. Tam tersine Cumhurbaşkanı "âlicenap" davranmamış, sanıklar hakkında Adlî Tıp Kurumu'nun açık raporu olmasına rağmen söz konusu raporu tam 13 ay geciktirmiş, yapması gereken görevini ihmal ederek o yaşlı ve hasta insanların durumlarının daha da kötüleşmesine neden olmuştur.

Tarih bu günleri mutlaka yazacaktır.

Bizler Eskişehir Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, cezaevlerinden tahliye olan değerli komutanlarımıza geçmiş olsun diyor, bundan sonraki yaşamlarında kendilerine sağlık ve huzur içinde uzun ömürler ve ülkemize de siyasetin vesayetinden uzak, gerçek anlamda hukuk ve adalet düzeninin var olmasını diliyoruz."