CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Şengel Taşcıer, terör örgütü üyeliği iddiasıyla tutuklanan Genel-İş Sendikası Genel Başkanı ve DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ı Ankara Sincan Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaretin ardından basın açıklaması yapan Taşcıer, tutuklama sürecine tepki göstererek, “Sendikacılık suç değildir, bu emekçilerin mücadelesidir” ifadelerini kullandı.

Taşcıer, açıklamasında son dönemde artan baskılara dikkat çekti. “21 yıllık AK Parti iktidarı boyunca, siyasetçilerin, sendikacıların, sanatçıların şafak operasyonlarıyla evlerinden alınarak susturulmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz” diyen Taşcıer, uygulamaların FETÖ taktiklerini hatırlattığını belirtti.

Taşcıer, Remzi Çalışkan’a yöneltilen suçlamaların detaylarını paylaştı. Çalışkan’ın, 2010’da başlatılan ve 9 yıl süren teknik takip sonucunda hiçbir suç unsuruna rastlanmadığı gerekçesiyle soruşturmasının kapatıldığını belirtti. Ancak 2022’de aynı gerekçelerle dosyanın tekrar açıldığını ifade etti. Çalışkan’ın savcıya kendi isteğiyle ifade vermek istediği, ancak bu talebin reddedildiğini de sözlerine ekledi.

Tutuklama kararına gerekçe gösterilen sorular arasında sendikal faaliyetlerden kaynaklanan mali transferlerin, sosyal medya paylaşımlarının ve akrabasıyla ilgili maddi desteklerin bulunduğunu aktaran Taşcıer, bu gerekçelerin haksız ve dayanaksız olduğunu belirtti. Ayrıca, “Gizli tanık ifadeleriyle suçlama yapılması kabul edilemez” diyerek, Çalışkan’ın pasaport kayıtlarının gizli tanık iddialarını çürüttüğünü söyledi.

Taşcıer, tutuklama sürecinin asıl amacının toplumsal muhalefeti susturmak olduğunu ifade ederek, “Fetullah Gülen öldü ama fikirleri iktidarda. Bugün AK Parti, toplumsal muhalefeti susturmak için yargıyı sopa olarak kullanıyor” dedi. Taşcıer, tutuklamaların sadece bireysel olmadığını, milyonlarca emekçinin mücadelesine darbe vurduğunu dile getirdi.

Taşcıer’in açıklaması, Remzi Çalışkan’ın yalnız olmadığını ve haksız yargı süreçlerine karşı mücadelelerinin devam edeceğini vurguladı. “Remzi Çalışkan özgürlüğüne kavuşana kadar bu düzen normalleşmeyecek” diyen Taşcıer, dayanışma çağrısı yaptı.

Bu süreç, sendikacılık faaliyetleri ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskıları yeniden gündeme taşırken, Çalışkan’ın durumunun adil bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği yönünde kamuoyunda geniş yankı buldu.