CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan şu ifadeleri kullandı:

“Birincisi, Eskişehir’de yapılan halk bilgilendirme toplantısında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü, yetkilileri ile iktidar partisinin sözcüleri tarafından bizler; marjinal, provokatör ve yatırım karşıtı olarak ilan edildik.

Çevre, Şehircilik İl Müdürü, Parti Devleti’nin bir sembolü ve militanı gibi davranarak toplantının sabote edilmesinin ve yasanın dışına çıkılarak yapılanmasının baş mimarı olmuştur.

Oysa bugün yapılan toplantıda şu ana kadar 20’ye yakın arkadaşımız söz alarak görüşlerini ifade etti. Bizler, topluma önderlik eden, belli bir eğitim, siyasi birikim ve deneyime sahip insanlarız.

Şu ana kadar hiçbir sorun yaşanmadan saatlerce süren bu toplantımızda, toplantıyı yönetim biçiminiz ve katılımcı anlayışınız için size teşekkür ederim.

Burada bir de öneri sunmak isterim: Her ne kadar mevzuatta yeri olmadığını ifade etseniz de, bu toplantıların görüntülü ve sesli kayıtları mutlaka tutulmalıdır.
Çünkü bu toplantılarla tarihe not düşülmektedir.

İkinci başlık: Şirket yetkililerine söyleyecek sözüm yok, ama insan olarak vicdanlarına seslenmek isterim.
Fakat ondan daha kıymetlisi; ÇED Raporu’nu hazırlayan firma temsilcilerine ve kamu adına görev yapan sizlere seslenmek istiyorum. Çünkü tarihsel bir görev ve sorumlulukla baş başasınız!

Yaşanan depremlerde on binlerce yurttaşımızı kaybettik. Peki, kamudan ya da müteahhit olarak yargılanan kaç kişi var, söyleyebilir misiniz?

Depremlerden önce her türlü önlemin alındığı, binaların ve altyapının buna uygun olduğu ifade edilmişti. Ama bugün, on binlerce insanımız ne yazık ki aramızda değil. Bunun sorumlusu kim? Ayrıca, insanlarımız yitip gittikten sonra sorumlu aramanın da hiçbirimize bir faydası yok!

Yine İliç’te 9 yurttaşımızın cenazesine dahi aylarca ulaşılamadı. Şimdi diyorsunuz ki “Her türlü önlem alınacak, proje ona göre şekillendirilecek.”

Ancak burada; odalarımız, STK’larımız, hukukçularımız ve belediyelerimiz adına söz alan arkadaşlarımız, raporda yer almayan çok sayıda maddi hata ve eksikliği dile getirdiler. Bu gerekçelerle de sürecin durdurulmasını talep ettiler.

Sadece kullanılacak suyla ilgili bir veriyi sizinle paylaşmak istiyorum: Eskişehir’de 1 milyon hemşehrimizin yıllık tükettiği içme ve kullanma suyu yaklaşık 36–37 milyon metreküp.

Eskişehir, ülkemizde su kıtlığı yaşayan 11 ilden biri. Bu sorunu aşmak için ESKİ ile İller Bankası arasında, Sakarya Nehri’nden ilimize su getirmek amacıyla — bedelini de Eskişehirliler olarak biz ödemek kaydıyla 5 yıl önce protokol imzalanmasına rağmen, fizibilitesi dahi yapılmayan bu süreçte; şimdi 1 milyon hemşehrimizin içme ve kullanma suyunun en az dörtte biri kadar suyu altın madeni için heba etmekte hiçbir sakınca görülmemesini kabul etmiyoruz!

Nedir bu hızınız? Nedir bu telaşınız?

O nedenle sizlere inanmıyor ve güvenmiyoruz. İşte tam da bu noktada görev, bütün hemşehrilerimiz ve yurttaşlarımız adına kurumsal olarak Bakanlığa ve Bakanlık yetkililerine düşmektedir.

Sizlerden hakkımız olanı istiyoruz. Anayasayla güvence altına alınmış olan 56. madde başta olmak üzere, diğer maddeler kapsamında yurttaşlarımızın “sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı”na uygun davranmanızı ve buna göre karar vermenizi istiyoruz.

Bu kararınızı verirken de kamu adına, devlet adına; başta Anayasa olmak üzere diğer kanunlar çerçevesinde görev ve sorumluluğunuzu yerine getirerek, ÇED raporu sürecini durdurmanızı ve projeyi reddetmenizi bekliyor, istiyor ve bu kararı alacağınızı ümit ediyoruz.

Eğer bu kararı almazsanız; Eskişehir’in Sakarya Vadisi’ni ölüm vadisine dönüştürecek, havamızı, toprağımızı, suyumuzu ve geleceğimizi yok edecek, katledecek bu projeye karşı Eskişehirliler olarak her türlü zaman ve zeminde mücadelemizi sürdüreceğimizi ve kararlılığımızı buradan bir kez daha ifade ediyoruz.”