Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde bir imam hatip ortaokulunda din kültürü dersine giren ilçe müftüsünün 12 yaşındaki kız öğrenciyi taciz ettiği iddiasına ilişkin açıklama yaptı. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

"Eskişehir’in Seyitgazi ilçesindeki bir imam hatip ortaokulunda din kültürü dersine giren ilçe müftüsünün, 12 yaşındaki kız öğrencisini, cinsel içerikli mesajlar göndererek taciz ettiği basına yansıdı. Geçtiğimiz yıl Şanlıurfa’da yaşanan benzer bir olayda, ilçe müftüsü, din kültürü dersine girdiği öğrencisini taciz etmiş, ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılarak Şanlıurfa İl Müftü Yardımcılığı’na atanmıştı. Her iki olay da çocuk güvenliğinin karşı karşıya olduğu tehlikeyi ve eğitim sistemimizdeki yozlaşmayı gözler önüne seriyor. Öğretmen olmayan kişilerin okullarda görev alması ve çocuklarımızın derslerine girmeleri büyük bir risktir ve sorumsuzluk örneğidir.

ÇYDD olarak, bu tür olayların sadece bireysel suçlar değil, aynı zamanda sistematik bir sorunun parçası olduğunu vurgulamak istiyoruz. Eğitim kurumlarında yaşanan benzeri sorunlar, çocuklarımızın geleceğini tehdit etmekte, güven duygularını zedelemekte ve ruhsal olarak yaralanmalarına yol açmaktadır. Bu olayların tekrarlanmaması için, her geçen gün uzaklaşılan laik ve bilimsel eğitim ilkelerine derhal geri dönülmeli; nitelikli ve erişilebilir eğitime ulaşma çabaları hızlandırılmalıdır.

Çocuk güvenliği, onların duygusal ve zihinsel sağlığını korumak adına hayati bir öneme sahiptir. Aileden okula, sosyal çevreden dijital platformlara kadar her alanda çocukların güvenliğini sağlamak, onlara sevgi dolu, anlayışlı ve destekleyici bir ortam sunmak gerekmektedir. Eşit ve adil bir geleceğin ön koşulu, çocuk güvenliğinin sağlanmasıdır. Milli eğitim sistemimizde gerçekleştirilecek tüm çalışmaların ve üretilen politikaların merkezinde çocuk güvenliği konusu yer almalıdır.  Ancak ne yazık ki, mevcut siyasal iktidar bu sorumluluğu yerine getirmekte yetersiz kalıyor, eğitim kurumları her geçen gün daha güvensiz hale geliyor.

ÇYDD olarak, kurumsal ilkelerimiz doğrultusunda bu konunun yakın takipçisi olacağız. Çocuklarımızın güvenliği, hepimizin sorumluluğudur."

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kırmızı kart kampanyasına gelirsek, 31 Mart seçimlerinde Genel Başkanımız çok güzel bir söylemde bulunmuştu. Emeklilere, emekçilere, ezilen halkımıza ve yoksulluk içinde kıvranan insanlara iktidara bir sarı kart gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Mayısta yapılan seçimlerde Cumhur İttifakı çok ciddi vaatlerle halkın karşısına çıkmıştı. Ancak bu vaatlerin hiçbiri yerine getirilemedi. Türkiye’yi uçuracağız, emekçiye müreffeh bir gelecek sunacağız gibi vaatler karşılık bulmadı. Halk, bu durum karşısında 31 Mart’ta sarı kart gösterdi. Ancak, görüyoruz ki iktidar bu mesajı almadı.

Bugün yanlış ekonomik politikalar, artan yoksulluk, enflasyon ve diğer sorunlar ısrarla devam ediyor. Halkımız da bunu görüyor ve artık iktidara kırmızı kart göstermenin vakti geldiğini düşünüyor. Bu kart, sandıkta halkın iradesiyle gösterilecektir. Erken seçime gelirsek, biz bunu istiyoruz. Sandık halkın iradesini yansıtacak. Bugün AKP’nin eriyen oyları ve halkın yüz çevirdiği gerçeği bütün anketlere yansıyor. Yapılacak ilk genel seçimde halk net bir şekilde kırmızı kartını gösterecektir.

Son olarak, çocuk istismarı konusuna gelirsek, bu konuda çok hassas olduğumu belirtmek isterim. Bu tür durumlarda toplumu infiale sürükleyen yaklaşımları doğru bulmuyorum. Bu olayda şahıs tutuklandı. Ancak, sendikanın bu tür vahim iddialarda sorgulamadan sahip çıkıcı bir tutum sergilemesi, toplum vicdanında yaralanmaya sebep olmuştur. Çocuklarımızı ve geleceğimizi karanlığa teslim edemeyiz. Böyle durumlar siyasi ya da sendikal bir boyutta ele alınamaz. Eğer bu konuda ısrarcı olunursa, yargısal süreci etkileme ihtimali nedeniyle suç duyurusunda bulunmayı değerlendireceğiz."