Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Eskişehir Elektrik Mühendisleri Odası Başkan Yardımcısı Salih Eğerci şu ifadeleri kullandı:
“Son kaynak tedarik tarifesiyle ilgili EPDK’nın bir hazırlık içinde olduğu” yönünde bir açıklamamız oldu. Bu tanımı tılsımlı bir ifade gibi düşünmemek lazım. Bunun tam olarak ne anlama geldiğini ve vatandaşlar üzerindeki etkisini konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Son kaynak tedarik tarifesi, enerji üreticisi ile tüketicisi arasında yapılan bir ekonomik ve ticari anlaşmadan sonra, ulusal tarifede belirlenen fiyatlardan farklı olarak anlaşmalı fiyatlarla enerji sağlanmasını ifade eder. 2024 yılı içinde bu tarifeye tabi olacaklar, yıllık mesken ve tarımsal sulamada 100 milyon kilovat saat tüketimi olan aboneler ve sanayi tarifelerinde 1 milyon kilovat saat yıllık tüketimi olan abonelerdi. Son düzenlemeye göre, bu tüketim sınırının yıllık 5 bin kilovat saate indirilmesi planlanıyor. Bu da evler, ticarethaneler ve küçük sanayi işletmelerinin de bu tarifeye dahil olacağı anlamına geliyor.
Peki bu ne anlama geliyor? Birincisi, enerji fiyatlandırması, ulusal tarifedeki aylık fiyatlandırmadan bağımsız olarak günlük enerji borsasındaki spot fiyatlara göre yapılacak. İkincisi, aynı tüketim yapıldığında bile spot fiyatlar nedeniyle bir sonraki ay aynı fatura tutarı gelmeyebilir. Örneğin, bu ay 400 lira olan bir elektrik faturası, tarifede yapılacak değişiklikle 2,5 katına çıkabilir. Aylık 417 kilovat saat tüketimi olan bir hane, şu an için yaklaşık 1050 lira elektrik faturası öderken, bu tarife değişikliğiyle aynı tüketim 2500 liraya ulaşabilir. Bu da küçük işletmelerin maliyetlerini artırarak hizmet ve mallara zam olarak yansıyacak, dolaylı olarak da hane halkını etkileyecektir. Yani, tarifedeki bu değişiklikle aslında gizli bir zam oluşacak.
Böyle bir zam olduğunu halka iyi açıklayabilirsek, bence vatandaşlar bu ekonomik sıkıntılar karşısında tepki gösterecektir. Elektrik Mühendisleri Odası olarak, elektrik enerjisinin bir insan hakkı olduğunu savunuyoruz. Eğer böyle bir tarife kabul edilirse, mevcut yasalara uygun olmadığından dolayı bu durumu yargıya taşıyacağımızı belirtmek isteriz.
Ekim ayının başında zam gelebileceğini öngörüyorduk ama gelmedi. Bakan, yüksek elektrik tüketenlerin daha yüksek, düşük tüketenlerin ise daha düşük fatura ödeyeceğini belirtmişti. Günlük 8 kilovat saatten az tüketenler birinci kademeden, daha fazlası ise ikinci kademeden fatura ödüyor. Bu tarifelerde değişiklikle gizli bir zam yapılması bekleniyor. Ulusal tarifede de yılbaşında zam öngörülüyor ve bu zammın %40’ın üzerinde olacağını düşünüyorum. Son yapılan zam oranı %38’di. Enerji fiyatlarında spekülasyon olduğunu ve zamların esasen enerji üretim maliyetlerinden değil, aradaki şirketlerin desteklenmesi amacıyla yapıldığını belirtmek isterim. Temmuz ayında yapılan zam da dağıtım şirketlerine destek amaçlıydı. Benzer şekilde, hem dağıtım hem de özel üretim şirketlerine destek amaçlı yeni zamların geleceğini düşünüyorum.
Elektriğe gelen zam sadece faturaları etkilemiyor, tramvaydan sanayi ürünlerine kadar her şeye zam geliyor. Elektrik maliyetlerini düşürmek için gerekli adımlar atılmalı. Elektrik zamlarının ana nedeni, aradaki firmaların mali sıkıntılarını ortadan kaldırmak için yapılan desteklemelerdir. Elektrik Mühendisleri Odası olarak, elektriğin bir insan hakkı olduğunu ve devlet tarafından tüm vatandaşlara sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. 2004’te başlayan özelleştirmeler, 'ucuz enerji' vaadiyle yapılmıştı ancak bu vaadin gerçekleşmediği artık ortada. Üretim ve dağıtım sektörlerinin kamulaştırılması ve enerji piyasasında kamu otoritesinin oluşturulması gerektiğini savunuyoruz. Devletin, yenilenebilir enerji yatırımlarına öncelik vermesi ve özelleştirmelerden vazgeçmesi gerektiğini savunuyoruz.”