Eskişehir'de konuşan Bendevi Palandöken şu ifadeleri kullandı;
“Biliyorsunuz Eskişehir hem tarihi hem de coğrafi konumuyla ve üniversiteleriyle bilinen bir şehrimiz. Bugün esnaf ve sanatkârların sorunlarını yerinde görmeye geldik. Sağ olsun başkanlarımız da bu sorunları toparladı. Buradaki problemleri ufak ufak dillendiriyorlar ama ülkemizin asıl sorunu enflasyonla mücadeledir. Eskişehir, bir üniversite şehri olarak enflasyondan çok etkilenen genç nüfusu barındırıyor. Buradaki esnaf ise fiyatların istikrarlı bir şekilde yükselmesini talep ediyor, maalesef her tarafta zincir marketlerin çoğalması haksız rekabeti sonsuz bir boyuta taşımış durumda. Enflasyonun düşmesi gerekirken yükselmesi esnafın yanında, çiftçi ve işçinin de yükünü artırıyor.
Masraflarla ilgili problemlere gelirsek, masrafların düşürülebilmesi için özel sektör ve devletin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Eğer elektriğe ve doğalgaza zam yaparsanız, işletmelerde istihdamın önünü kesersiniz. Mevcut enflasyonla mücadelede mümkün değildir. Enflasyonu düşürebilmek için bir kere perakende yasasının ve vergi adaletinin sağlanması şarttır. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı. Ancak bunlar genellikle söylemde kalıyor; kayıt dışından kazananlar ise vergilendirilmekte zorlanıyor. İş yerlerinde yıllardır kira stopajı var. İş yerlerinin kirasını ödüyorsunuz, ayrıca %20 oranında devlete vergi veriyorsunuz. Halbuki işletmenin asıl sahibi zaten vergisini veriyor. Verdiğiniz para, 10.000 liralık kira hemen 12.000 TL’ye çıkabiliyor. Ev kiraları da aynı şekilde artış gösteriyor.
Yapılması gerekenler arasında mesafe kurallarının, açma-kapama saatlerinin ve vatandaşları tedirgin eden her türlü ulaşım vasıtalarının düzenlenmesi var. Örnek verecek olursak, taksinin aldığı ücret, mazot ve servis masraflarını aşınca, farklı bir fiyat karşımıza çıkıyor. Aynı şekilde, bir kamyonun Eskişehir’e ürün getirebilmesi için yapılan masraflar yüksek. Ticari araçların masrafları azaltılırsa, halk da daha uygun fiyatlara ürün alabilir. Ayrıca devletin bu konuda çeşitli teşvikler sağlaması gerekmektedir.
Esnafın en büyük sorunlarından biri de elektrik ve doğalgaz zamlarıdır. Fiyatlar kontrol altına alınmalı, istikrarlı bir şekilde belirlenmelidir. Belediyelerin, esnafın iş yükünü hafifletecek uygulamalar geliştirmesi gerekiyor. Mesela belediyeler, kendi fırınlarında ekmek fiyatlarını kontrol altına alabiliyorlar. Bu, esnafın da maliyetlerini düşürebilir. Okul çevrelerindeki kantin ve lokanta esnafına da aynı şekilde destek verilmeli, fiyatlar uygun seviyelere çekilmelidir. Çünkü çocuklar ve gençler bizim geleceğimiz, onların sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gerekli adımlar atılmalı.
Son olarak, esnafın en önemli sorunlarından biri de vergi ve emeklilik sistemindeki adaletsizliktir. 7.000 prim gününde emekli olan bir işçiye karşın, esnaf 9.000 prim gününde emekli oluyor. Bu eşitsizlik giderilmeli ve esnaf da aynı şartlarda emekli olabilmelidir. Esnaf, emekliliği hak ettikten sonra en azından sağlık sigortasından yararlanmalı, emekli aylığı için prim ödemeye devam etmemelidir.
Bizim de bu konuda taleplerimiz var. Esnafımızın şikayetlerini, her ay yapılan toplantılarda açıkça dile getiriyoruz. Ancak, yapılan bazı açıklamalar piyasaları olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle, esnafın tedirginliğini artıracak söylemlerden kaçınılmalı ve güven ortamı sağlanmalıdır. Güven ortamı olursa, enflasyonla mücadelede de başarılı olabiliriz.
En önemli meselelerden biri, iş yeri kiralarıdır. Okul kantin kiraları aynı şekilde çok yükseldi. Sadece kira zamları değil, aynı zamanda doğalgaz ve elektrik gibi masraflarla da dükkanların kapanmasına neden oluyor. Devlete ait okullardaki ya da vakıflara ait olan binalardaki kira bedelleri oldukça yüksek. Öğrencilerin ailelerinden gelen para ile ekonomiyi canlandırır. Azalmanın da farkındayız. En uzun ömürlü olan esnaflar bile maalesef 3-5 yıl arasında iş yerlerini kapatmak zorunda kalıyorlar. O yüzden kira artışı konusunda kuralların net bir şekilde konması gerekiyor. Kiraların astronomik rakamlara çıkmasının önüne geçilmeli.
En önemli mesele, gelen müşterinin memnun olabilmesi için fiyatların istikrarlı olmasıdır. Gidip bir tişört alıyorsunuz, 200 TL diyorlar. Ertesi gün gidip bakıyorsunuz, %50 indirim yapılmış. Birkaç gün sonra ise fiyatın 400 TL’ye çıktığını görüyorsunuz. Fiyat istikrarı sağlanmazsa, insanlar güven duyamaz. Vicdan ve kanunlar arasında denge sağlandığında böyle sorunlar yaşanmaz. Fiyatlar kontrol altında tutulduğunda her şey daha iyi olur. Ama şu anda fiyat istikrarını sağlamak mümkün değil, çünkü birçok bahane üretiliyor.
Halk lokantaları açılıyor. Belediyeler doğru adımlar atıyor olabilirler, ancak esnafa rekabet edebilecekleri bir ortam sunmak gerekiyor. Halkın da istifade edebileceği şekilde esnafın iş yerlerinde daha düşük maliyetli çözümler sunulmalı. Belediyeler mevcut lokantaları destekleyerek ya da okul çevrelerinde daha hesaplı hizmetler sunarak bu sorunu çözebilirler. Esnaf da kendi yemediği yemeği başkasına satmaz. Onlar da bu hizmeti vererek çocukların en iyi şekilde beslenmesine katkıda bulunurlar. Gençler bizim geleceğimizdir ve onların iyi beslenmesi için gerekli adımları atmak zorundayız. Ucuza mal edilirse, esnaf da kendini daha iyi hisseder, fiyatları dengeler ve enerji masraflarını karşılayarak çocuklara destek olur.”