Eskişehir Barosu Başkanı Barış Günaydın şu ifadeleri kullandı;

“Eskişehir Adliyesi de birçok ilde olduğu gibi doğru bir planlamayla inşa edilmemiş. Şu anda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Malum, hala adliye binasında tadilat ve inşaat çalışmaları devam ediyor. Yeni açılan Çocuk Adalet Merkezi, yani çocuk mahkemeleri için ayrı bir bina planlandı. Yakında çarşıdaki bir binaya icra daireleri ve icra mahkemelerinin taşınması planlanıyor. Ayrıca sur, hukuk ve idare mahkemeleri de ayrı binalarda yer alıyor. Yani toplamda dört ayrı adliye binası var. Bu durum, özellikle meslektaşlarımızın aynı gün içinde duruşmalara yetişmesini ve adliyelerin tek bir yapı altında toplanması gerektiğini daha da önemli hale getiriyor.

Eskişehir’de gerçekten ciddi bir adliye binası sorunu var. Mevcut adliye binası fiziksel imkanlar oldukça yetersiz; otopark sorunu da büyük bir problem. Çünkü avukat sayısı ve mahkeme sayısı sürekli artıyor. Bu durum da sıkıntıları daha görünür hale getiriyor. Yeni bir bina yapılacak mı? Şu anda gündemde değil, ancak bu çok büyük bir ihtiyaç. Adalet Bakanlığı’nın genel kamu tedbirleri nedeniyle Eskişehir’in merkezinde büyük bir alan gerektiği için bu konuda zorluklar yaşanıyor. Yeni binanın ulaşım gibi sorunları da beraberinde getireceği öngörülüyor. Ancak bu ihtiyaç göz ardı edilemez. Planlama nasıl yapılır bilmiyoruz ama baro olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Günün sonunda, Bakanlık tarafından bu ihtiyacın giderilmesi gerekiyor. Eskişehir’e yeni bir adliye binası kazandırılması için baro olarak her türlü desteği vermeye hazırız.

Bugün 20 Kasım, Dünya Çocuk Hakları Günü, bu nedenle konunun önemi daha da artıyor. Çocuk tanımı, 18 yaşına kadar olan herkesi kapsıyor ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi bu konuda özel bir önem taşıyor. Suçun mağduru olan çocuklar için “suça sürüklenen çocuk” tabiri kullanılıyor. Ancak bu durumu “suça sürüklenme iddiası” olarak ifade etmek daha doğru olabilir. Çünkü burada çocukların suça itilmesi söz konusu. Ceza yargılama sistemimizde yaş gruplarına göre farklılaşmalar var ve bu da çok değerli bir adım.

Ülkemizde çocuk hakları konusunda maalesef birçok hak ihlalinin yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu nedenle çocuklara daha fazla hassasiyet göstermeliyiz. Bu merkezlerde en azından uzman psikologların olması, yaş grubuna uygun bir hassasiyetle yaklaşılması ve adalet mekanizmasının buna uygun işlemesi oldukça önemli. Fiziksel olarak çocuklara yönelik adalet mekanizmalarının ayrılması olumlu bir adım, ancak bunun olumlu ve olumsuz yanları da var. Çocukların henüz ergenlik döneminde yaşadıkları sosyal ve psikolojik durumları etkilemeyecek şekilde düzenlemeler yapılmalı.

Türkiye’de üçüncü kez açılan bu merkezin, daha önce Erzurum ve Bursa’da açılan merkezlerden sonra Eskişehir’e kazandırılması önemli. Sayın Ali Yeldan’ın girişimiyle bu süreçte önemli adımlar atıldı. Sürecin detaylarını yaşadıkça daha net anlayacağız. Umarım bu adım, çocuklarımız ve çocuk adaleti için olumlu sonuçlar doğurur.

Yenidoğan çetesi olayı Türkiye’nin en büyük sağlık skandallarından biri olarak değerlendirilmesi doğru bir tanım. Henüz yeni doğan bebeklerle ilgili böylesine canice bir durumun yaşanması hepimizi derinden yaraladı. Bu davayı baro olarak biz de takip ediyoruz. Çocuk Hakları İzleme Komisyonumuz, meslektaşlarımızla birlikte müdahil talebinde bulundu. Ancak mahkeme tarafından bu talep henüz kabul edilmedi. Buna rağmen, bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız.

Daha önce Diyarbakır’daki Narin’in duruşmasında olduğu gibi tüm baro başkanları olarak oradaydık. Maalesef ülkemizde çocuk hakları ve adalet konusunda çok ciddi eksiklikler var. Bu dava, gerçekten bir skandal niteliğinde ve sürecin ilerleyen dönemlerinde arkasından daha neler çıkacağını göreceğiz. Umuyoruz ki bu canice yapılan eylemler cezasız kalmaz ve hak ettiği cezaları alır. Baro olarak bu konuda da üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.”