Kanal 26'da konuşan Ayşe Ünlüce Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı şu ifadeleri kullandı;
"Ülkemizin en büyük sorunlarından biri bu. Şehrimizi geleceğe hazırlanmak en önemli meselelerimizden biri. Çünkü kent merkezine ciddi bir göç dalgası var ve kırsaldaki nüfusu yerinde tutmak artık mümkün değil. Gençler zaten kırsalda kalmadı. Kalan yaşlılar ise bir süre sonra tamamen yaşlı nüfus olarak kalacak ve onlar da vefat ettikten sonra köylerde neredeyse kimse yaşamayacak gibi görünüyor.
Köyler boşalabilir. Belki ileride köyler için farklı tarım politikaları, şirket modelleri veya başka çözümler düşünülebilir. Türkiye güçlü bir ülke, bu duruma mutlaka bir çözüm bulacaktır. Ancak kontrolsüz bir şekilde şehir merkezlerine gelen göç, şehirlerin yönetimini çok zorlaştıracak. Ne yazık ki altyapı, imkanlar ve ulaşım seçenekleri olarak bu göçe hazırlıklı değiliz. Hiçbirimiz hazır değiliz.
Biliyorsunuz, İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerimiz var. Şimdi buna yeni metropoller ekleniyor. Nüfusu 2 milyonu geçen birçok şehrimiz var ve gelecekte bu metropoller 12-13, belki 15 milyonluk ciddi göç dalgalarıyla karşılaşacak. Bir de bunun yanı sıra göçmenlerimiz var. Kendi kırsalımızdan aldığımız göçlerin yanında, iç savaş ve benzeri nedenlerle ülkemize gelen sığınmacılar da var. Bu da şehirler için ayrı bir sıkıntı.
Bu nedenle şehirleri bu tür değişimlere hazırlamak şart. Bunun en önemli nedenlerinden biri de kırsaldaki insanları yerinde tutmak. Kimse kendi yerini, yurdunu bırakıp gitmek istemez. Eğer kırsalda düzgün koşullar ve güçlü devlet politikaları sunulabilirse, insanlar yerlerini terk etmez. Köylerini bırakıyorsa, en azından ilçe merkezine gider. Örneğin, Sivrihisar’ın köyünü bırakan biri, Sivrihisar’da çocuklarını okula gönderebiliyor ve iyi kötü bir istihdam imkanı bulabiliyorsa, neden Eskişehir’e gelsin?
Bu noktada Sivrihisar, iyi bir örnek. Polatlı veya İnegöl gibi aynı çevre yolu güzergahında olan yerlerle Sivrihisar’ın nüfusunu kıyaslayabilirsiniz. Sivrihisar, bu konuda iyi bir örnek olabilir. Bunun dışında aklımızda birkaç ilçe daha var. Bu ilçelere yatırım yapmamız gerekiyor. Ancak bu, sadece belediyelerin gücüyle olacak bir şey değil. Bütün kurumların, il müdürlüklerinin ve ilgili kuruluşların iş birliği yaparak ilçeleri güçlendirmesi şart.
Bir yerde 400 bin nüfuslu Odunpazarı ilçemizden bahsediyoruz. Bunun yanında 400 bine yaklaşmış Tepebaşı ilçemiz var. Ama sonra nüfus birden 20 bine düşüyor. Yani arada 380 binlik bir nüfus farkı var. Bu normal mi? Şehirlerin dengeli gelişiminde, arada 150-200 bin nüfuslu bir ilçe olması gerekir. Daha sonra 70-80 bin nüfuslu ilçeler gelebilir. Bu, şehirler için doğal bir gelişim süreci. O yüzden bu çalışmalarımız büyük önem taşıyor.
Şu anda 12 ilçeyi kapsayan bir projemiz var. Kimi ilçelerde zeytincilik geliştireceğiz, kimi ilçelerde ipek üretimini destekleyeceğiz. Bazılarında organize sanayi bölgeleri kuracağız, bazı yerlerde ise atçılığı teşvik edeceğiz. İlçelerle ilgili pek çok fikrimiz var. Ancak burada devletin tüm kurumlarının devreye girmesi gerekiyor. Çünkü istihdam imkanı sunsanız bile, eğer o bölgede yeterli okul olanakları yoksa insanlar şehir merkezine taşınıyor. İlçede çalışıp şehirde oturuyorlar.
Bunu eşimin memleketi Kırka’dan biliyorum. Orada boraks madeni var, dolayısıyla bir istihdam alanı mevcut. Nüfusu da oldukça yüksek, hatta Seyitgazi'nin merkez nüfusundan daha fazla. Ancak çocukları okul çağına gelince insanlar Eskişehir’e taşınıyor. Boraks işçileri iyi maaşlar alıyor ama sosyal ve eğitim imkanlarının yetersizliği nedeniyle şehre göç ediyorlar. Çoğu Yenikent tarafına yerleşiyor ve her gün Kırka’ya işe gidip geliyorlar.
Bu durum, yalnızca sanayi kurarak veya tek bir alana odaklanarak çözülemez. Bölgeye okullar götürmeliyiz, sosyal hayatı canlandırmalıyız. Sinema, tiyatro, kadınlar için kurslar, çocuklar için kreş gibi olanakları sağlamamız lazım. İnsanların hem sosyal hem de ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak bir denge kurmalıyız."