CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyelere kreşlere ilişkin gönderdiği uyarı yazısına ilişkin, “Dün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ydü. Bu karar da aslında kadına yönelik bir şiddettir. Çocuğunu CHP’li bir kreşe vermiş olan bir aile kara kara düşünüyordur, ‘Acaba bizim kreşimiz kapanacak mı’ diye. Hayır, biz her koşulda yoksul yurttaşlarımızın hayatına dokunmaya, onlara hizmet götürmeye, çocukları hayata hazırlamaya, kadınları güçlendirmeye projelerimizle, politikalarımızla, söylemlerimizle devam edeceğiz” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bir yazı göndererek sahada yapılan incelemelerde belediyelere bağlı kreş adı altında açılan yerler olduğunu ve bu yerlerde 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okul öncesi eğitim kurumlarının programında yer alan etkinliklerin yapıldığı ve bu program ve kapsamda eğitim-öğretim faaliyeti yapıldığının tespit edildiğini bildirdi. Konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 2007 yılında verdiği kararla Belediye Kanunu’nun “Belediyelerin okul öncesi eğitim kurumları açabilir” hükmünü iptal ettiği belirtilen yazıda, belediyelerin izinsiz eğitim öğretim faaliyeti konusunda uyarılarak yeni yerlerin açılmasının önüne geçilmesi ve mevcut yerler hakkında kanun hükümlerine göre hareket edilmesi konusunun belediyelere bildirilmesi istendi.
CHP Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, bakanlıktan gönderilen bu yazıya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Belediyelerin açtığı kreşlerin üç boyutta topluma büyük etkisi ve katkısı olduğunu belirten Nazlıaka, şunları söyledi:
“Bu etki ve katkılardan birincisi çocuklar için olan katkı. Çocukların gelişme kapasitesinin en yüksek olduğu yaş grubunda kreşe gitmesi hem sosyal hem eğitsel hem de zihinsel gelişimine müthiş bir katkı sunuyor. Çocuklar çok hızlı, sosyal ve eğitsel olarak gelişiyorlar. Ve kreşlerde akranlarıyla iletişim kurmayı, empati kurmayı, gruplar halinde çalışmayı, oyuncaklarını toplarken disipline girmeyi, belli bir rutine sahip olmayı öğreniyorlar. Kreşler aynı zamanda çocuklara güvenli bir ortam sunuyor ve rehberlik hizmetleri sayesinde anne-babayla çocuk arasında daha sağlıklı bir iletişim kurulmasını teminat altına alıyor. Ve bizim kreşlerimiz ağırlıklı olarak yoksul ailelere hizmet veriyor, böylelikle dezavantajlı ailelerin çocuklarının hayata bir sıfır yenik başlamasının önüne geçiliyor ve yoksulluğun ebeveynden çocuğa miras kalması kreşler sayesinde engelleniyor. Çocuğu eğitim hayatına hazırlarken sosyal ve zihinsel gelişimini sağlarken eşitlikçi bir ortam sunarak kızlı erkekli bir atmosferde çocukların birlikte öğrenme yetisini de geliştiriyor. Ve çocukların mutlu bir ortamda, huzur içerisinde, güvenli bir ortamda hayata hazırlanmasını sağlıyor.
KREŞLER KADINLARI ÖZGÜRLEŞTİRİYOR. 653 KREŞİMİZDE 58 BİN ÇOCUĞA İMKAN SAĞLANIYOR
İkincisi etki kadınlar için olan katkı. Hiç şüphesiz kreşler kadınları özgürleştiriyor. CHP’li belediyeler şu anda gece kreşleri de açmaya başladı. Gece vardiyasında çalışan kadınlar için de bu inanılmaz büyük bir imkan. 653 kreşimiz var, yaklaşık 58 bin çocuğa imkan sağlanıyor. Bu kreşler sayesinde kadın hem istihdama katılabiliyor özgürleşiyor, hayatın içine katılabiliyor. Kreşlerde çalışan kadınlar istihdam sahibi olabiliyor. Böylelikle de ekonomik olarak güçlenmiş oluyor. Bugün Türkiye'deki her üç kadından sadece birisi çalışma hayatının içerisinde. 33 milyon çalışabilir nüfustaki kadının sadece 10,7 milyonu çalışma hayatının içerisinde. Her beş kadından da sadece birisi kayıtlı ve tam zamanlı çalışabiliyor. Dolayısıyla bu kadar eşitsizlik varken, kadınlar kayıt dışı çalışmaya, istihdamın dışına itilirken, eşit işe eşit ücret almazken hiç şüphesiz kreşler kadınların ekonomik olarak güçlenmesinin yanı sıra, toplumsal statüsünü de güçlendiriyor.
Üçüncü boyut ise ekonomiye olan katkısı. Bu konuda bazı akademisyenlerin yapmış olduğu çalışmalar var. Bir bina inşa ettiğimiz zaman o binanın inşaatı esnasında işçiler çalışıyor, inşaat tamamlanınca işçiler işsiz kalıyor. Ama bir kreş inşa ettiğimizde orası aynı zamanda ekonomiye sürekli olarak katkı sunan bir yere dönüşüyor. Hem kadınlar, yani çalışma hayatının dışına itilmiş olan bir kesim ekonominin içine çekiliyor hem orada çalışan kadınlar istihdam sahibi oluyor hem de orada hayata daha iyi hazırlanan çocuklar ilerleyen yaşlarda da daha iyi bir eğitim alıp daha nitelikli bir meslek sahibi olup sonra da ekonomiye daha büyük katkı sağlayabilecek bir gelecek inşa edebiliyor. Dolayısıyla hem kadınlar hem çocuklar hem ekonomi boyutundan bakacak olursak kreşlerin topluma inanılmaz büyük etkisi ve katkısı var.
AKP ÇOCUKLARI VE KADINLARI GÜÇLENDİRMEK YERİNE KADINLARI EVİN İÇERİSİNE HAPSETMEK İSTEYEN ANLAYIŞI TOPLUMA YAYMAYI TERCİH EDİYOR
Peki AKP ne yapmak istiyor? AKP, CHP’li belediyelerin verdiği hizmetlerden, özellikle yoksul yurttaşlarımızın hayatına dokunan hizmetlerden rahatsız. Çünkü bu AKP'nin yapamadıklarının görünür olmasını sağlıyor ve yoksul vatandaşlarımızın CHP’ye olan inancını, güvenini arttırıyor. Çok kişi biliyorum ki CHP'li belediyelerin yönettiği yerlere taşınmayı düşünüyor. O yüzden bu başarının ve insanların birebir hayatına dokunulmasının sağladığı siyasal sonuçların farkında AKP. O yüzden kendisini düzeltmek, kendi yanlışlarını gidermek, doğru politikaları hayata geçirip çocukları ve kadınları güçlendirmek yerine kadınları evin içerisine hapsetmek isteyen, kadınları geleneksel roller içerisine hapseden bir anlayışı topluma yaymayı tercih ediyor.
BU KARAR KADINA YÖNELİK BİR ŞİDDETTİR
Dün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ydü. Bu karar da aslında kadına yönelik bir şiddettir. Yani bugün çocuğunu CHP’li bir kreşe vermiş olan bir aile kara kara düşünüyordur, ‘Ne olacak? Acaba bizim kreşimiz kapanacak mı’ diye. Hayır, biz her koşulda yoksul yurttaşlarımızın hayatına dokunmaya, onlara hizmet götürmeye, çocukları hayata hazırlamaya, kadınları güçlendirmeye projelerimizle, politikalarımızla, söylemlerimizle devam edeceğiz. Eşitliği ancak kimseyi geride bırakmayarak sağlayabiliriz. AKP'nin bakış açısı ne yazık ki bizimki gibi bir kişi yere düştüğünde koluna girip onu ayağa kaldırmak değil, onun yerde yatarak sürekli kendisine bağımlı bir şekilde tedaviye muhtaç hale gelmesini sağlamak şeklinde. Biz böyle yaklaşmıyoruz. Bireyleri güçlendirmek istiyoruz. Bunun için de öncelikle kadınları ve çocukları güçlendirmek gerekiyor. Özetle bizler kadının hayatın her alanında var olmasını, çocukların da eğitim hayatına iyi bir hazırlıkla başlangıç yapmasını istiyoruz.”
İzmir’de bir evde çıkan yangın nedeniyle hayatını kaybeden beş kardeşi hatırlatarak sözlerine devam eden Nazlıaka, şunları söyledi:
“Bu hepimizin yüreğini yakan facia ortaya çıktıktan sonra, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, bunun yoksullukla ilgisi olmadığını söyledi. Arkasından, ‘Orayı bir CHP'li belediye yönetiyor. Belediyeler ne yapıyor’ diye sordu. Oysaki Selçuk Belediyesi, o sınırlar içerisinde ücretsiz kreş imkanı sunan bir belediye. Zengin'in sorusunun cevabı, tam da alınan bu kararda yatıyor. CHP'li belediyeler kreş açıyor, engelli merkezleri açıyor, otizm merkezleri açıyor, alzheimer merkezleri açıyor, mola merkezleri açıyor, kadın danışma, dayanışma merkezleri açıyor. Kısacası kadınları özgürleştiren ve çocukları hayata hazırlayan birtakım hizmet sunuyor. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz Sayın Zengin, siz gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz sizden. Sayın Bakan da o faciaya sadece 26 saniyesini ayırmıştı. Bu bile aslında olaya ne kadar yüzeysel baktıklarını gösteriyor. Üstelik de kurduğu cümle, ‘Bu işin takipçisi olacağız’ şeklindeydi. Elbette takipçisi olacak.
ERDOĞAN ‘BEŞ ÇOCUK’ DİYOR AMA EKONOMİK DESTEK PROGRAMI, EN FAZLA İKİ ÇOCUĞA UYGULANIYOR
Tayyip Erdoğan, ‘Bir çocuk iflas, iki çocuk patinaj, üç çocuk eh, bize dört-beş lazım’ diyor. Bu aile onu dinlemiş, beş çocuk yapmış ama yoksul aileleri sosyal ekonomik destek programı, en fazla iki çocuğa kadar olacak şekilde uygulanıyor. Yani ailedeki tüm çocuklar bu yoksulluktan payını alırken sadece iki çocuğa kadar bu destek veriliyor. Bakanlık 18 kere ziyaret etmiş, bu bir lütuf değil. Çünkü zaten sosyal ekonomik destek programı içerisine aldıkları aileleri üç ayda bir ziyaret etmeleri ve ekonomi durumlarında herhangi bir değişiklik olup olmadığını takip etmeleri gerekiyor. Eğer ekonomisi düzeldiyse de zaten desteği kesiyorlar.
KOSKOCA DEVLET BÜTÇESİYLE YAPSINLAR, YAPAMIYORLARSA DA GÖLGE ETMESİNLER
2025 Bütçesi’nde kadını güçlendirmek için kadın başına günlük 38 kuruş, çocuğu güçlendirmek için de çocuk başına günlük 5 lira ayrılmış durumda. Kadınları ve çocukları böyle mi güçlendireceksiniz? Biz, ‘Her mahallede bir kreş açacağız’ diyorduk. Murat Kurum da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayıyken İstanbul'da bir yılda 100 kreş açacaklarını iddia etmiş. Kendi seçimi kazanamayınca, ‘Madem biz yapamıyoruz. Siz de yapmayın’ mantığı var. Onların elini tutan mı var? Koskoca devlet bütçesiyle yapsınlar. Yapamıyorlarsa da gölge etmesinler, başka ihsan istemiyoruz.”