Alpagut-Atalan’da Madene Hayır Platformu adına açıklamaları seslendiren İsmail Kumru şu ifadeleri kullandı;

“Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü önünde, İl Müdürü Hikmet Çelik’i hemen şimdi istifaya davet etmek için bulunuyoruz.

Hepinizin bildiği gibi, Cengiz Holding, Eskişehir’de Mihalgazi Alpagut ve Tepebaşı Atalan Mevkii’nde altın ve gümüş madeni açmak istiyor.
Dün Alpagut’ta, çevresel etki değerlendirilmesi sürecinde, halkın bilgilendirilmesi ve sürece katılımı toplantısı yapılacaktı. Ancak Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hikmet Çelik’in sergilediği yanlı tutum nedeniyle halk bilgilendirilmedi ve toplantı yapılamadı.

İl Müdürü, toplantıya sürecin kendisini reddederek ve ÇED yönetmeliğini ihlal ederek, şirketin raporunu ve sunuşunu kast ederek “Burada en doğru bilgileri dinleyeceksiniz." diyerek başladı. Müdürün iddia ettiği gibi ÇED başvuru dosyasında yazanlar ve toplantıda şirketin ileri süreceği iddialar "en doğru bilgiler" ise o zaman halkın katılımının anlamı nedir? Daha toplantının başında, henüz hiçbir görüş dile getirilememişken bunu söylemesi, yetkisini kötüye kullanmak demektir. 
İl Müdürü, usül dışı tutumuna ve kendisine verilen görevi kötüye kullanmaya, toplantının en başında “Madene Hayır” diyen yöre halkını ve sürecin paydaşlarını devlet memuru kimliğini unutarak, siyasi bir kimlikle itham ederek devam etti.

Ardından, tutumuna başka bir boyut katarak “Hiç bir ürününüze, terenize, rokanıza, maydanozunuza, ağacınıza zarar gelmeyecek.” diyerek gerçek dışı ve tamamen şirket yanlısı ifadelerle adeta şirket yöneticisi gibi davranarak devam etti.

Bu cümlenin arkasına, kısa bir duraklamadan sonra "... bakanlık ÇED olumlu kararı verirse" diye bir ifade ekledi. Bu cümle de ÇED süreciyle ilgili yanlış bilgilendirme anlamına gelmektedir. Bakanlığın olumlu kararı vermesi, tek başına "hiçbir zarar oluşmamasını" garanti etmez. ÇED süreci rapor ve rapor hakkında çıkan kararla biten bir süreç değildir. Projenin inşaatı, işletmesi, kapanması boyunca denetlemelerle ÇED süreci devam eder. Bunlardan bahsetmeyip "ÇED olumlu kararının, zarar oluşmamasının garantisi" algısını yaratmak halkın yanlış bilgilendirilmesidir.

Müdürün usule aykırı tutumu maalesef sürekli olarak devam etti, konuşma taleplerine izin vermedi, milletvekilinin dahi konuşmasını tamamlamasına izin vermedi, zaman zaman mikrofonun sesini kıstı yani vatandaşın ifade özgürlüğüne aykırı davrandı. Konuşmacılara haksız ithamlarda bulundu.

Tüm toplantı boyunca devlet memuruna ve ona verilen görev ve yetkiye aykırı davranarak halkı ajite etti ve yanlı ve sükunetten uzak tutumu ile arbede yaşanmasına neden oldu. 

Sonuçta halk bilgilenmedi, düşüncelerini, sorularını dile getiremedi, paydaş kurumlar, ÇED başvurusunun geri alınmasını gerektirecek itirazlarını dile getiremediler.
Toplantı tutanağı oluşturuldu mu bunu bile bilmemize izin verilmedi. Toplantı yangından mal kaçırılırcasına alelacele sonlandırıldı ve tutanak paydaş kurumlara gösterilmedi, ÇED başvuru dosyasına itiraz dilekçeleri ve toplantının usüle aykırı olduğuna dair tutanaklar kabul edilmedi.
Bu haliyle bu toplantı yapılmamıştır ve yok hükmündedir.

Dün yaşananların ardından, aslında toplantı saatinin bile yöre halkının seralarda olmak zorunda olduğu 9.30 olarak seçilmesinin de bir ard niyet taşıdığını düşünüyoruz.

Tüm bu nedenlerle; Valilik, asli görevi gereği, kamu adına hizmetlerin yerine getirilmesinde, katılımcılığı, saydamlığı, tarafsızlığı, dürüstlüğü ve kamu yararını gözetmesi gereken Eskişehir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hikmet Çelik hakkında ivedilikle soruşturma başlatmalı ve görevden almalıdır. 
Kendisi de bu süreci beklemeden hemen şimdi istifa etmelidir.”