Odunpazarı Belediyesi CHP Meclis Üyesi Ali Haydar Çelik şu ifadeleri kullandı;

“AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Kepez sayesinde alzheimer'ın siyasi bir hastalık olduğunu öğrendik. Gündemle ilgili sıkıntılar ve çözümlerle alakalı konuşmak yerine, 50-60 yıl önceki şeyleri bize burada anlatıp duruyor. 6 aydır anlatıyor. Olsa olsa bu, siyasi alzheimer hastalığıdır diye düşünüyorum.

Alpagut, Atalan bölgesinde, vahşi yöntemlerle siyanür kullanılarak yapılması planlanan maden tesisi ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Cengiz İnşaat'a peşkeş çekilmiş. Orası, mikroklima özelliği olan nadir yerlerden biri. Türkiye tarımına ciddi katkı sağlayan bir yer. Sakarya Nehri geçiyor. Maden araması için yeraltı kaynaklarını kurutacaklar. Siyanür havuzları nedeniyle ciddi bir çevre kirliliği oluşacak. Kanser vakaları artacak. Bitki örtüsü ciddi oranda zarar görecek. Vahşi arama yöntemi kullanılacak. Neden? Cengiz İnşaat para kazansın diye. Biz maden aranmasına karşı değiliz. Madenler bazı şirketlere peşkeş çekilmesin. Sağlıklı yöntemlerle, kamu eliyle yapılsın. Yeraltı madenleri hepimizin malı. Bilimden destek alınarak yapılsın. Kamunun kârı çok düşük. Ekonomiye bir katkısı yok. Eskişehir’in çehresine zarar verilecek.

Cengiz İnşaat’ın bir personeli, jandarmaların da olduğu yerde çiftçiyi ‘Seni öldüreceğim’ diyerek tehdit ediyor. Çete denilince durum bu noktalara geliyor. Yaşlı köylü bunu orada anlattı. Yerin altı kadar üstü de çok kıymetli.

Tarihi Odunpazarı Bölgesi'nde 706 yıllık Akcami var. Konu basında da yer aldı. Tarihi özellikleri bulunuyor. Cami yıkılmak üzere ve bakımsız bırakılmış. Boya badana yaparak o caminin sıkıntısını gidermiş olmuyorsunuz. İşin vahim tarafını söyleyeyim. Vakıflar Bölge Müdürümüz verdiğim röportajdan sonra beni aradı. ‘Burayı biz yapmak istiyoruz ancak paramız yok’ dedi. Vakıfların parası nasıl olmaz? ‘Bize hayırsever bulursanız bu caminin restorasyonunu yaptıralım’ dedi. Akcami’nin restorasyonuna destek vermek isteyen bir hayırsever varsa, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile iletişime geçebilir. Çünkü Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nde bu iş için para yokmuş.

İnsanların dedesinden, atasından kalan tarlaları ihaleye çıkardılar. Hem köylüyü birbirine düşürdüler, hem de dışarıdan insanların köy arazileri için yapılan ihalelere girmesini sağladılar. Köylünün kendi topraklarına ekim yapmalarına engel oldular. Fahiş fiyatlarla tarlaları kiraya verdiler. Çiftçi zaten para kazanamıyor. Kazandıkları paralara da vakıflar el koyuyor. Örneğin Mahmudiye’nin Akyurt köyünde bu durum yaşandı. Kuru tarlaları sulu tarım yapılıyormuş gibi kiraladınız. Şimdi çıkmış, vakıfta para yok, camiyi bir hayırsever yaptırsın diyorsunuz. Vakıflar tarlalardan ne kadar para topladı, bu açıklanmalı. Vakıflar Bölge Müdürü deprem bölgesinde 700 cami yaptıklarını söyledi. Deprem bölgesine 700 tane cami yapan Vakıflar Bölge Müdürlüğü, 706 yıllık tarihi camiyi restore edemiyorsa pes doğrusu. 603 taşınmazı olan, 2000 boş yeri olan Vakıflar Bölge Müdürlüğü, restore parası bulamıyor.

Gelin arabalarında son yıllarda ‘Aşkımız Alpu Yolu gibi hiç bitmesin’ diye yazılır oldu. 2014 yılında bu yolu yapacağız dediler. 10 yıl geçti. Yolun hali ortada. Sarıcakaya yolunun durumu da iyi değil.”