Eskişehir KESK Şubeler Platformu adına konuşan Tüm Bel-Sen Şube Yürütme Kurulu Üyesi Akın Eken şu ifadeleri kullandı:
“Kamu emekçilerinin sesi olan KESK’in yeni yaşı kutlu olsun! Emek mücadelesinin sesi olan KESK’in yeni yaşlı kutlu olsun! Barış ve demokrasinin sesi olan KESK’in yeni yaşı kutlu olsun! Değerli yoldaşlar, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin, basınımızın kıymetli temsilcileri hepinize yürekten hoş geldiniz diyoruz! Fiili-meşru mücadeleyle kurduğumuz konfederasyonumuz; önceki hükümetler döneminde olduğu gibi, 22 yıllık AKP iktidarları döneminde de sömürüye, baskıya, zulme ve karanlığa karşı mücadelesini yürütüyor. Tarihsel geçmişi çok daha eski olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu 8 Aralık 1995’de kurulmuş; bu tarihten itibaren de yükselen kamu emekçileri mücadelesinin sesi olarak adını altın harflerle emek mücadelesi tarihine yazdırmıştır.
KESK olarak köklerimiz emeğin yüzlerce yıllık birikimine dayanır. KESK Encümen-i Muallim’den TÖS’e TÖB-DER’e, TÜM-DER’e, TÜS-DER’e uzanır. KESK’in tarihi 12 Eylül darbesinin ardından işçilere, emekçilere, muhaliflere ve topluma dayatılan karanlığına karşı çıkanların tarihidir. KESK’in tarihi Sendika Yürütme Komisyonlarından, Kamu Çalışanları Platformundan, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformundan bugüne ilmik ilmik ördükleri emek ve demokrasi mücadelesinin tarihidir. KESK’in tarihi Kızılay Meydanı’nda yüzbinleri toplayarak direndiğimiz eylemlerle yazılmıştır. KESK “memurun da sendikası mı olur” dayatmasına karşı fiili mücadeleyle sendikayı kuran bir mücadele tarihine sahiptir. Kuruluşumuzda emeği geçen tüm yoldaşlarımızı birkez daha selamlıyoruz. Bugün aramızda olmayan yoldaşlarımızı özel olarak anmamız gerekiyor! Onlar yaşamını sendikal mücadeleye adayarak emek, demokrasi ve barış mücadelesi tarihine adlarını yazdırdı. Bize miras bıraktıkları mücadeleyi onların mücadele azmine uygun bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz! Kamu emekçilerinin sorunları devam ediyor, mücadelemiz sürüyor…
Daha geçen hafta 30 Kasım’da,Türkiye’nin dört bir yanından gelen üyelerimiz ve demokrasi güçleri ile birlikte Tandoğan Meydanında düzenlediğimiz “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!” mitingimizde 50 bin kişiyle AKP iktidarının emekçileri yoksulluğa sürükleyen politikalarına HAYIR dedik. Alanda bizimle birlikte diğer emek meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler de vardı. Bu mitingi örgütlerken 1,5 ay boyunca KESK olarak 57 ilde işyerlerini dolaştık çünkü işyerleri örgütümüzün geldiği yerdir. Bu miting ülkenin sürüklendiği karanlığa karşı yaprak kımıldamadığı bu günlerde yüzlerce işyerinde, yüz binlerce emekçinin taleplerinin sokağa yansıması ve “yoksulluğa karşı mücadelede birleşme” çağrısıdır. Bu miting sadece kamu emekçilerinin değil açlığa sürüklenen emeklilerin, sefalete sürüklenen asgari ücretlilerin, güvencesiz emekçilerin, yarınları ellerinden alınan gençlerimizin sesinin meydanlara yansımasıdır. KESK mücadele tarihinden aldığı dersi emekçilere hatırlatmaktadır: Birleşe birleşe kazanacağız! AKP iktidarı kamu emekçilierinin sadece ücretini çalmıyor aynı zamanda iş güvencesini de ortadan kaldırmaya çalışıyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan KHK’larla 4.259 KESK’li yoldaşımız da ihraç edilmiştir. KESK ilk günden bu yana ihraç edilen üye ve yöneticilerinin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir. KESK, sendikal etkinlikleri nedeniyle ihraç edilmiş üyelerini namerde muhtaç etmemiştir. KESK’in tarihi dayanışmanın da tarihidir. İyi günde herkes dost olur; KESK ise emekçilerin kara gündür dostudur.
AKP + MHP iktidarı mülakatlar ve güvenlik soruşturması gibi yöntemlerle kamu emekçisini terbiye etmeye ve liyakatlı değil kendisine bağlı olan bir kamu emekçisi profili oluşturmaya gayret etmektedir. KESK olarak bu politikanın karşısında durmaya devam edeceğiz. KESK’in tarihi aynı zamanda bir barış mücadelesi tarihidir. “Savaşa değil emekçiye bütçe” bizim açımızdan salt bir slogan değil. Kamu emekçileri olarak silaha ayrılan her bir kuruşun temel kamu hizmetlerinin niteliğinin kötüleşmesine ve ücretlerimizin azalmasına yol açtığını biliyoruz. Barış bizim için ekmek, su ve nefes almak ile eş değerdir. KESK’in tarihi farklılıklarla bir arada yaşam mücadelesinin tarihidir. KESK’in tarihi bu topraklarda her kimliğin eşit, özgür bir şekilde var olabilmesi için yürütülen mücadelenin de tarihidir. KESK bu topraklarda “dil farklı bilmeden, din farkı bilmeden” emekçilerin birliğinin ve "bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" yaşama iradesidir. KESK her zaman demokratik siyaseti ve emekçi halkın iradesini temel alır. KESK bu topraklarda sorunların çözümünde demokratik ve barışçıl bir siyaseti esas alır. Bu açıdan KESK olarak kayyım uygulamalarına hayır diyoruz. Atanan kayyımlar seçmen iradesinin inkarıdır. Demokrasi KESK’in tarihi aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi tarihidir. Bu ülkede ifade özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün korunması için mücadele yürütüyoruz. Hukukun üstünlüğü için mücadele ediyoruz. Sendikal etkinlikleri nedeniyle haksızlığa hukuksuzluğa maruz bırakılan sendika üye ve yöneticilerimizin dün nasıl yanındaysak bugün de öyle yanındayız.
AKP + MHP blokunun kendinden olmayanı, muhalifleri susturmak için yargıyı araçsallaştırdığını, bir cezalandırma aracına dönüştürdüğünü biliyoruz. AKP farklı sesleri kısmak için başta eğitim olmak üzere tüm alanları kullanıyor. Eğitimin giderek dinselleştirilmesi, sınıflara öğretmen değil imamların sokulması laikliğe karşı izlediği politikanın bir yansımasıdır. KESK karanlığın karşısında durmaya, laikliği kazanma mücadelesine devam edecektir. Son günlerde Suriye’de cihatçı örgütlerin başlattığı askeri operasyonlar karşısında AKP’nin ve desteklediği dinci grupların tutumu da laiklik karşısında şeriat temelli bir düzen ülküleri ile ilgilidir. Bu nedenle, demokrasi mücadelesi laiklik mücadelesiyle birebir ilişkilidir. Laiklik yoksa özgürlük yoktur! Laiklik yoksa demokrasi yoktur! Kadın KESK’in tarihi kadınların da mücadele tarihidir. AKP + MHP iktidarının izlediği tekçi, milliyetçi ve muhafazakar politikalardan en fazla etkilenenler arasında kadınlar, kız çocuklarıve LGBTIQ+’lar yer alıyor. Kadının toplumsal alandan çıkarılıp eve hapsedilmesi, geleneksel ev içi rollerin dışında bir rolünün olmaması hedefleniyor. Tam da bu sebeple, AKP bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. AKP + MHP’nin dayattığı feodal, geleneksel toplumsal yapının karşısında kadının yaşamın her alanında yer almaya devam edeceği, özgürce yaşayacağı bir düzeni savunmaya devam edeceğiz. ILO 190 Nolu Sözleşmesi’nin onaylanması için KESK olarak yoğun bir çalışma içerisinde olmaya devam edeceğiz.
Son söz olarak, Örgütümüzün bize öğrettiği biçimde fiili, meşru mücadeleyi yürütmeye devam edeceğiz. Bu mücadeleyle kazanacağız çünkü şunu çok iyi biliyoruz: KESK kazanacak, kamu emekçileri kazanacak! KESK kazanacak, barış kazanacak! KESK kazanacak, demokrasi kazanacak! KESK kazanacak, kadınlar kazanacak! KESK kazanacak, toplumun sesi kısılmaya, görünmez kılınmaya çalışanlar kazanacak! KESK kazanacak, tüm ezilenler kazanacak! KESK kazanacak, daha iyi bir ülke, daha iyi bir dünya kurulacak! Yaşasın KESK, yaşasın mücadelemiz!”